TSK KIYIMA UĞRATILDI”

Turhan Tayan, Güneydoğu’da devlet otoritesinin yok edildiği, Kıbrıs açıklarında Rum Kesimi, Yunanistan ve İsrail’in uluslararası hukuk hiçe sayılarak petrol sondajı ve paylaşımına giriştiği, yasadışı göçlerin tepe yaptığı, uyuşturucu trafiğinin arttığı, enerji kavga ve kaygılarının geliştiği, din ve mezhep ihtilaflarının endişe verici bir seyir takip ettiği bir dönemde 2015 yılı Milli Savunma Bakanlığı bütçesinin görüşüldüğünü ifade etti.

‘YURTTA SULH, CİHANDA SULH’ GÜÇLÜ ORDU İLE GERÇEKLEŞİR

Yeni sorunlar olduğunu ve klasik savaş tehlikelerinin ötesinde risklerle karşı karşıya olunduğunu belirterek konuşmasına başlayan Turhan Tayan, “Atatürk’ün ‘Yurtta Sulh Cihanda Sulh’ barış ilkesi güçlü ordu ile gerçekleşebilir. Güçlü savunma gücümüz barış için caydırıcı olma görevini yerine getirir. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin güçlü olması Türkiye için kaçınılmazdır. Tarihsel zorunluluklarımız var, coğrafi durumumuz, stratejik konumumuz bunu gerektiriyor. Türkiye bir İsviçre değildir. Biz savunmamızı,  NATO üyesi de olsak, ne NATO’ya ne de başka kuruluşlara ve ülkelere ihale edemeyiz. Biz Afganistan değiliz, biz Irak değiliz, biz Suriye değiliz” dedi.

“ORDUMUZUN ÇABALARI BAZI ÇEVRELERİ RAHATSIZ ETMEKTEDİR”

Savunma Bakanlığı bütçesinin yüksek teknolojik silah gücünü ön görmesi,  eğitimli, disiplinli, moralli bir personeli hazır tutacak seviyede olması ve lojistik yönden zengin olması gerektiğini belirten Tayan, “Atatürk devrimlerinin yılmaz savunucuları olan Türk Silahlı Kuvvetleri, ülke bütünlüğünün fedakâr savunucusu ordumuzun çabaları, ister istemez bildiğimiz bazı çevreleri rahatsız etmektedir. Unutulmamalıdır ki, Türkiye’nin bağımsızlığını, Türkiye Cumhuriyeti’ni bize kazandıran bu askerdir. Mustafa Kemal, Kurtuluş Savaşı’nı, Gazi Türkiye Büyük Millet Meclisi ile yönetmiştir. Mustafa Kemal, Kurtuluş Savaşı’ndan sonra, Cumhuriyetin temelleri atılırken, silah arkadaşlarına ‘Ya üniforma ya TBMM’ diyerek muzaffer orduyu kışlasında tutmuştur. Bu demokrat dik duruş İttihat ve Terakki’nin Selanik toplantısında bizzat Mustafa Kemal tarafından dile getirilen bir duruştur” şeklinde konuştu.

“DEMOKRASİ İÇİNDE BU MÜDAHALELER KABUL EDİLEMEZ”

“Türkiye tarihinde 27 Mayıs’ta, 22 Şubat’ta, 21 Mayıs’ta, 12 Mart’ta, 12 Eylül’de bilinen açığa çıkmış, askeri müdahaleler vardır”  diyen Tayan, bunların adı ne olursa olsun netice itibarı ile hepsinin milli iradeye zor kullanarak yapılan müdahaleler olduğuna vurgu yaptı. Tayan, “Demokrasi içinde bu müdahaleler savunulamaz, kabul edilemez. İyi darbe, kötü darbe olamaz. Tüm darbeler kötüdür, yanlıştır, faydasızdır, suçtur. Zararını ise demokrasi görür, millet görür, asker görür. Üzülerek ifade etmeliyim ki, Türk Silahlı Kuvvetleri tarihinde ilk defa çeşitli kumpasla, iftira ve tertiplerle, savunmasız bırakılarak kıyıma uğratılmıştır. Yüzlerce değerli subay, komutan ve 26’ncı Genelkurmay Başkanı hapse atılmış, ordudan ihraç edilmiş, pırıl pırıl kurmaylarımızın geleceği yok edilmiştir. Bu talihsiz tertiplerle, sözüm ona, askeri vesayete son vermek isteyenler, kendilerini iddialara göre, paralel devlet vesayetinin altında bulmuşlardır. Yaşanan acı olaylar karşısında susanları, adil yapılmayan yargılamaya alkış tutanları, tarih unutmayacaktır. Hala Anayasa Mahkemesi kapısında hak arayan mağdur askerlerimizin feryadı var. Bütün bunlar olup biterken iktidarınız bu davaların savcılığını yapıyordu. Sözcüleriniz ‘Ne yapalım, yargı bağımsız biz bir şey yapamayız’ diyorlardı. Oysa beraber yürüyorlardı bu yollarda Sayın Bakan. Asker ocağına nifak sokmak, tertip yapmak, kumpas kurmak, savunmasız bırakmak, bağımsız ve tarafsız yargı yerine özel yetkili mahkeme yargılama usulleri ile hukuka ve adalete darbe yapmak isteyenler, özellikle Cumhuriyet düşmanlarınca, Atatürk devrimlerine karşı olanlarca, ülkeyi bölmek isteyenlerce himaye edilmiştir” diye konuştu.

“ORDUNUN YARALARINI SARMAK HEPİMİZİN GÖREVİ”

“Ordunun yaralarını sarmak hepimizin görevi olmalıdır” şeklinde konuşmasını sürdüren Turhan Tayan, “Darbenin iyisi-kötüsü olamaz. Darbe o kadar kolay, o kadar basit değildir. Darbe, darbecilik tuluat olmuş, magazinleşmiştir. Terörle mücadelede binlerce şehit vermiş olan Türk Silahlı Kuvvetlerinin 26’ncı Genelkurmay Başkanını terörist ilan etmek ve yine Çarşı Grubu’nu darbe ile suçlamak, adil ve ciddi olmayan yargılama komedisiyle olsa olsa hakka ve hukuka darbe yapılmış olur. Her demokratik muhalefet hareketini darbe olarak görmek, algı yaratmak, darbe karşıtlığı altında baskı rejimi kurmak aldatıcıdır” ifadelerini kullandı.

İADE-İ İTİBAR TALEBİ

Ergenekon, Balyoz, Poyraz ve casusluk davalarında mağdur edilen vatan evlatlarının adil yargılama istediklerini belirten Turhan Tayan, “Lütuf istemiyorlar, af istemiyorlar, hak arıyorlar, itibarlarının, kaybettirilen haklarının, geleceklerinin iadesini bekliyorlar. Her türlü darbeye karşı olanlara bu bir fırsattır. Yüce Meclis bu iade-i itibarı yapmalıdır. CHP olarak verdiğimiz yasa teklifi herkese açıktır. Vaktimiz olsa, Milli Savunma Bakanlığı bütçesi vesilesiyle 100 binin üzerindeki astsubaylarımızın özlük haklarının iyileştirilmesi beklentisine, şehit ailelerinin beklentilerine, gazilerimizin beklentilerine, Silahlı Kuvvetlerimizin modern güçlü silahlı gücüne kavuşması çalışmalarına, füze savunma sisteminin geliştirilmesi çalışmalarına hız verilmesine işaret etmek isteriz. Bedelli askerlik konusunda çıkardığımız yasanın adil olmadığını eşitsizliğe neden olduğuna işaret etmek isteriz. Anayasamızın emredici hükmü gereği, sosyal devlet anlayışı ve eşitlik ilkesine uygun olarak gücü olmayan gençlerin de bedel ödemeden bu yasadan yararlanması çok doğru olur ve bedelli askerlik uygulamasının yarattığı rahatsızlık kısmen giderilmiş olurdu. Ancak bu konu kamu vicdanını kanatarak bir iç politika malzemesi yapılmıştır” açıklamalarında bulundu.